30 Nisan 2011 Cumartesi

Siftah!! "Justin Mauriello - Justin Sings the Hits"

 Uzun bir süredir aklımda olan ancak bir türlü uygulamaya dökemediğim bir eleştiri blogu açma fikrini nihayet gerçekleştirmiş bulundurmaktayım. Sağda solda "ya abi şunu dinledin mi bak" , "şu albüm şöyle, bu albüm böyle" demek yerine günde bir dakikasını bile ayırabilecek kişiler için iyi bir kaynak olacağını söyleyebilirim. 


  Burada ele alacağım ilk albüm, yeni sayılmasa da pek çoğumuzun varlığından bile haberdar olmadığı bir altın madeni gibi desem yeridir. Eski Zebrahead solisti Justin Mauriello, Zebrahead'le yollarını ayırdıktan sonra
I Hate Kate adlı bir alternatif-rock grubu kurup iki albüme imza atmıştı. Ancak bunu yetersiz görmüş olacak ki bir de solo albüme yönelmiş. 2010'un ortalarında çıkardığı debutta Justin, 12 hiti yeteneği ölçüsünde yorumlamaya çalışmış. Şarkılara bakacak olursak:

1-) Take On Me (a.ha)
 1985'te Norveçli New Wave grubu a.ha'ya ait listeleri kasıp kavuran bu şarkıya Justin, şarkının var olan enerjisine sert gitarlar ve tiz vokallerle katkıda bulunarak orjinalinden daha dinlenebilir bir hale getirmiş. En sevdiğim yanı ise, 80'lerin vazgeçilmezleri olan synthesiserların bu şarkıda da kullanılmış olması.

2-) Poker Face (Lady Gaga)
 Tüm yaz boyunca radyoların kaynatalarımıza olan kastını açığa çıkarırcasına tekrar ettiği bu parçayı Justin'den dinlediğinizde çok şaşıracağınıza eminim. Şarkının zayıf kalan ritmi drum-setlerle desteklendiği için daha kuvvetli, buna gitarlar da eklenince ortaya şahane bir yorum ortaya çıkmış. Lady Gaga'nın şiir gibi söylediği bazı kısımlarda Justin'in yakaladığı vokal harmonileri size yer yer traditional pop/vocal jazz sanatçılarını anımsatacak cinsten. Albümün en iyilerinden biri.

3-) Don't Look Back In Anger (Oasis)
 Oasis'in ilk albümü What's the Story? of Morning Glory'de yer alan bu şaheser, tüm öfkesinden arındırılmış bir şekilde, sadece piyano, drum machine ve Justin'in temiz vokalleri eşliğinde "az ve öz"ün ne olduğunu tanımlıyor.  


4-) Across The Universe (Beatles)
 30'un üzerinde Beatles şarkısın yer aldığı filme kendi adını verebilecek kadar önemli olan bu şarkıyı ele almanın ciddi ve bir o kadar da riskli bir iş olduğunu düşünüyordum. Ancak Justin bunun üstesinden gelmeyi başarmış. Şarkıdan fazla ölçüleri ve aksak ritmleri çıkarmak, gitarları orjinalindeki gibi düz bir ritmi takip edecek bir şekilde çalmak yerine arpej kullanmayı tercih etmek, nakaratta arkaya tatlı klavye melodileri eklemek gibi küçük(!) rütuşlar, dinleyen herkesi ortak bir noktada buluşturuyor: Bu şarkının -Beatles dahil- gelmiş geçmiş en iyi versiyonunun Justin tarafından yorumlanmış olmasında.

5-) Don't Stop The Music (Rihanna)
 Rihanna'nın çıkış şarkılarından biri olan Don't Stop The Music, Justin'in üzerindeki Zebrahead
ve I Hate Kate'den kalma punk etkilerini hissettiriyor.

6-) Blowin' In The Wind (Bob Dylan)
 Bob Dylan'ın en meşhur şarkılarından biri olan Blowin' In The Wind, Justin Mauriello yorumuyla sizi tüm gün boyunca "the answer's my friend is blowin' in the wind" diye etrafta dolaştıracak kadar akılda kalıcı bir melodiye sahip. Şarkının genelinde ritme drum machine'lerin hakim olması ve nakaratlardaki klavye melodileri yine şarkıyı ayrı bir boyuta taşımış durumda.

7-) What a Fool Believes (The Doobie Brothers)
 "dabi biraderler"in Nothing Else Matters'ı olan bu şarkı Justin olmayı diletebiliyor insana. Nakaratlardaki falsettolar iştah kabartıcı.

8-) Time After Time (Cyndi Lauper)
 Pop divalarından biri olan Cyndi Lauper'ın en ünlü şarkılarından biri olan Time After Time'ı dinlendirici gitarların ve Justin'in yumuşak sesinin etkisiyle günlerce dinlemek mümkün olsa gerek.

9-) Stand By Me (Ben E. King)
 Yılların eskitemediği bir soul klasiği olan Stand By Me, genelde zenci gırtlaklı vokaller tarafından duymaya alışık olduğumuz şarkılardan biri olsa da, Justin'in yine "az ve öz" diyerek yaptığı hoş yorumlardan biri.

10-) Africa (Toto)
 Bu şarkıyı albümdekiler arasında görünce gözlerime inanamıştım. Dinlemeden önce "acaba hangi notaya düşürdüler şarkıyı" diye düşünürken normal notalarıyla girmesi bile beni şaşırtan etmenlerden biri olmuştu. Nakaratta Justin'in çok iyi, sonlara doğru ise olağan üstü bir vokalist olduğunu düşünmekten kendimi alamadım. Enstrümantal olarak bir yenilik barındırmayan şarkı modern şartlar altında kaydedilseymiş ne kadar iyi olabilirmiş onu görmek mümkün.

11-) Kuroneko No Tango (Minagawa Osamu)
 Albümü Japonya'da kaydeden Justin, bu şarkıyı bir vefa borcu olarak mı kaydetti diye düşünmedim değil. Çünkü hiçbir hissiyatı yok, sesinin nasıl olması gerektiğini kestiremiyorsunuz ve bir süre sonra ardından gelen "I Love Rock 'n Roll" a geçiş yapıyorsunuz.

12-) I Love Rock 'n Roll (Joan Jett)
 Joan teyzemizin Dünya Rock 'n Roll mirasları arasına girmiş, kültleşmiş bir şarkıyı, albümün sonunda böyle bir albüm bittiği için üzülerek dinleseniz de, verdiği gaz albüme mutlu bir şekilde veda etmek için yetip, artıyor bile.

Genel olarak:
 Justin Mauriello en sevdiğim vokalistlerden biridir ve bu albümünde de beni hayal kırıklığına uğratmadı. Ancak beklentim kendi bestelerini duymaktan yöneydi, anlaşılan başka bir baharaymış.

puan: 8 / 10