7 Mayıs 2011 Cumartesi

Gorillaz - The Fall!!

 Gorillaz, sadece sevdiğim değil, aynı zamanda yapmayı düşündüğüm müzik üzerinde de etkisi olan bir müzikal proje. Damon Albarn'ın kariyeri boyunca attığı tüm adımlar benim için adeta altın değerinde ve Blur'dan bile daha başarılı olan bu "Gorillaz" ın sırrı ne hâla çözmüş değilim. Tek bildiğim, değerli albümler yapmaya devam etmesi.



No.TitleLength
1."Phoner to Arizona"  4:14
2."Revolving Doors"  3:26
3."HillBilly Man" (featuring Mick Jones)3:50
4."Detroit"  2:03
5."Shy-town"  2:54
6."Little Pink Plastic Bags"  3:09
7."The Joplin Spider"  3:22
8."The Parish of Space Dust"  2:25
9."The Snake in Dallas"  2:11
10."Amarillo"  3:24
11."The Speak It Mountains"  2:14
12."Aspen Forest" (featuring Paul Simonon)2:50
13."Bobby in Phoenix" (featuring Bobby Womack)3:16
14."California & the Slipping of the Sun"  3:24
15."Seattle Yodel" (featuring The Archie McPhee Yodelling Pickle)0:38


 Başlarda söylenebilirsiniz "ulan bu adam ne yapmaya çalışmış" diye, ben de en başından belirtmek isterim ki, Damon Reyiz albümü iPad'iyle, grubun turnesi esnasında yazmış. Bunu bilmeden dinlememe rağmen, birkaç plak çevirmeden sonra gayet hoşuma giden şarkılar olduğunu farkettim. Açılış şarkısı ve albümün ilk single'ı Phoner To Arizona gibi. Sinir bozucu gelebiliyor başlarda; fakat elektronik müzikle biraz da olsa ilgiliyseniz öyle boş da birşey olmadığını aşikar.

 Ardından giren Revolving Doors albüm içinde en sevdiğim eserlerden biri, insanı kendine doğrudan bağlıor girişiyle. Şarkının gidişatında bir aksaklık yok, müzik çalarlarda yerini alacak şarkılardan biri. Ayrıca albümün ikinci single'ı ve B-side'ında bol reverb'lü, boşluk hissi veren klavye ve yaylı melodileri ile destekli Amarillo da gayet hoş. 

 Girişiyle bağlayan başka bir şarkı da Mick Jones'un eşlik ettiği HillyBilly Man. Akustik kısmı bitene kadar muhteşem, elektronik kısmı girdikten sonra fazlasıyla göreceli olabilecek bir eser.

 Enstrümantal parçalardan biri olan Detroit, büyük şehirin parlak ışıklarının, seyrinizde olan arabaların üzerlerinde yansımalarını ve insanların koşuşturmalarını anımsatacak bir havası var. Tatlı melodiler mevcut.

 Kanımca muhteşem bir girişe sahip olan Shy-Town, Damon Albarn'ın yumuşak vokalleriyle şarkı sonuna kadar bir su gibi akıyor. Albümün en iyilerinden.




 Aksak bir ritme sahip olan Little Pink Plastic Bags'in diğer şarkılardan farklı özelliği sadece aksak ritmi değil. Arka planda rüzgar uğultusu gibi şarkı boyunca devam eden bir ses eşliğinde devam eden şarkının garip bir havası var. 

 Albümün garip şarkılarından biri de The Joplin Spider. Elektronik kullanımı oldukça yoğun olduğundan pek fazla sevemedim; ama çok güzel soundlar barındırıyor. 

 Cızırtılı country radyolarında dolaşan Damon, sound'ı beğenmemiş olacak ki The Parish of Space Dust'ı yapmış. Harmonili vokaller, şarkı boyunca devam eden yaylılarla, bitime kadar hoş bir imece örneği sergilemiş.

 Sıradaki parça ise, 90'ların başı ve ortalarındaki G-Funk akımını hatırlatacak bir enstrümantal The Snake In Dallas. Yakında rapperlardan biri bunu kırpıp bir şarkı yaparsa şaşırmayın.
 Boşlukta yankılanan seslerin ardından yükselen melodilerle garip bir ruh hali barındıran The Speak It Mountains kesinlikle boş bir şarkı değil. 



 Ardı ardına gelen enstrümantal parçalar, Aspen Forrest ile devam ediyor ve o muhteşem kanun melodilerini duyduğunuzda bir süre hüküm veremiyorsunuz. (ciddi ciddi fasıllardaki kanunlardan kullanmış adamlar vallah)

 Enstrümantal şarkıların ardından akustik gitarlarla çalınan bluesy melodilerle bir girişe sahip Bobby In Phoenix'de Damon Albarn, ünlü soul sanatçısı Bobby Womack'i ağırlayabileceği en iyi şekilde ağırlıyor. Bobby'nin de misafirlik terbiyesi aldığı apaçık ortada.

 Sıradaki şarkı büyük bir kısmı enstrümantal olan California and the Slipping of the Sun. Çeşitli cızırtı ve yaylı melodilerinin şarkının başından sona devam etmesi şarkıya en az yankılı seslerle konuşan politikacıların ve arada söylenen hatunun şarkıya kattığı hava kadar garip. Sonlara doğru hareketlenen ve yavaşça sönen şarkının ardından "alalaleihi" şeklinde yodelling'den ibaret olan Seattle Yodel ile albüme veda ediyoruz.

Genel değerlendirme:
 İlk düşüncelerim diğer Gorillaz albümleri gibi olmadığı yönündeydi. Teknik olarak doğru, çünkü diğer albümlere göre dinlenebilir şarkı sayısı oldukça fazla; ancak ben pek fazla memnun olmadım. Bana bir albümden daha çok uzun bir E.P gibi geldi.

Not: 7/10









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder